Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Arınç, Rumeli'li Yönetici Sanayici ve İşadamları Derneği'nce düzenlenen "3'üncü Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi"nde konuştu - İş-Yaşam Haberleri

        Arınç, Rumeli'li Yönetici Sanayici ve İşadamları Derneği'nce (RUMELİSİAD) Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "3'üncü Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisi özellikle son yıllarda başarılı bir mesafe alınca ve makroekonomik göstergelerde dünyada örnek gösterilen bir ülke haline gelince herkesin Türkiye ile ilişki kurmak istediğini söyledi.

        Bu ilişkinin de sadece Türkiye'nin oralarda yatırım yapmasıyla kalmadığını, onların da Türkiye'de yatırım yapması hatta ortak yatırımlar düşünülmesinin de gündeme gelebildiğini ifade eden Arınç, sadece ekonomik yatırımları ve iş adamlarını desteklemekle kalmadıklarını, hükümeti temsilen o topraklarda bulunan farklı kuruluşlarla da o ülkelere yardım ve destekte bulunduklarını vurguladı. Arınç, bunlardan birinin Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) olduğunu, bu kuruluş marifetiyle sosyal amaçlı pek çok projeye de destek verdiklerini belirterek, bir diğerinin de Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı olduğunu, Moldova'da Gagavuz bölgesinde yaptıkları bir tarafa, 11-12 Balkan ülkesinde bugüne kadar pek çok eserleri meydana getirdiklerini anlattı.

        Türkiye'nin her konuda Kosova'dan başlayarak Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Bulgaristan, Makedonya ve diğer ülkelerle Türkiye hükümetinin yardımını, desteğini, sevgisini o topraklara da götürmek istediğini dile getiren Arınç, sadece hükümet bazında değil, özellikle Bursa'nın, başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bütün belediyeleriyle Balkanlar'a, Rumeli'ye destek olmaya gittiğini hatırlattı.

        "EKMEĞİMİZİ DOSTLARIMIZLA PAYLAŞMASINI BİLENM BİR MİLLETİN ÇOCUKLARIYIZ"

        Arınç, bazen restorasyonlara katkı sağladıklarını kimi zaman da oradaki insanlara felaket ve acı günlerinde yardımcı olmaya çalıştıklarını anlatarak, Bosna Hersek'te Saraybosna ve çevresinde aylar öncesinde yaşanan sel felaketinde yardıma koştuklarını, yardım malzemesi götüren 12-13 tırı da Bursa'dan uğurladıklarını anımsattı.

        "Biz ekmeğimizi dostlarımızla paylaşmasını bilen bir milletin çocuklarıyız. Özellikle Rumeli, Balkanlar bizim tarihimizdir. Oralara en ön planda koşmayı ve oralarda adeta bir vatan, yurt sevdası gibi bu çalışmaları yapmaya hepimiz sevdalıyız" ifadelerini kullanan Arınç, Türkiye olarak hükümetler arası ilişkilerde de iyi bir noktada olduklarını belirtti.

        "HALA NEREDE OLDUĞUNU BİLMİYORUM"

        Bursa'nın tek başına bir sanayi ve ihracat kenti olduğunda dikkati çeken Arınç, 2014'te Bursa'nın 13 milyar dolarlık ihracat yaptığını kaydetti.

        Başbakan Yardımcısı Arınç, elindeki rakamların insana çok büyük güvence verdiğini ifade ederek, "184 ülkeye Bursa'dan ihracat yapıyoruz. Bu fevkalade güzel bir rakam ve bugüne kadar 12 milyar 749 milyon 752 bin dolarlık sadece 2014 yılında ihracat gerçekleştirdik. 184 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Bir kısmının ismini belki yeni duyacaksınız, bir kısmının yerini haritada bile zor bulacaksınız ama ben çok gururlandım, bu ülkelere biz azdan başlayarak çoğa ihracat gerçekleştiriyoruz" diye konuştu.

        Bunların başında ilk sıraları Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya ve diğerlerinin aldığını bildiren Arınç, Bursa'dan Balkanlar'da Bulgaristan'a 94 milyon, Sırbistan'a 37 milyon, Hırvatistan'a 27 milyon, Makedonya'ya 22 milyon, Kosova'ya 18 milyon, Bosna Hersek'e 15 milyon, Arnavutluk'a 12 milyon dolar ihracat gerçekleştirildiğini dile getirdi.

        Arınç, bu ülkeler içinde aslında Türkiye'nin de envanteri içinde yer alan pek çok ülkeler olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

        "Güney Amerika'dan Şili'den bahsedebiliriz, bunun gibi Hong Kong'dan Malezya'dan, Singapur'dan bahsedebiliriz, Letonya'dan, Kongo'dan, Küba'dan Angola'dan bahsedebiliriz ama bir kısmını yeni duydum. Myanmar'ı duymuştuk ama oraya ihracat yaptığımızı duymamıştık, oraya bile Bursa'dan ihracat yapıyoruz. Ekvator'a, Etiyopya'ya, Zambiya'ya, Cibuti'ye, Nijer'e, Togo'ya, Somali'ye, Mali'ye, Dominik Cumhuriyeti'ne, Kosta Rika'ya 584 bin dolarlık ihracatımız var Bursa'dan. Gine'ye, Yeni Kaledonya, hala nerede olduğunu bilmiyorum. Lihtenştayn'ı biliyorum, küçücük bir prensliktir, oraya da 452 bin dolarlık ihracatımız var. Gabon, Panama, Sierra Leone, Paraguay, Lüksemburg maşallah, St. Pierre ve Miquelo 38 milyon dolarlık ihracatımız var ama ülke bizden haberdar Bursa'dan, biz ondan haberdar değiliz. Neresidir? Bunları da ayrıca bulmam lazım. Seyşel Adaları'nı duymuştum, oraya bile gönderiyoruz. Namibya, Honduras, Bhutan'a, Ruanda'ya, Brunei'ye, Burkina Faso'ya, St. Luice'ye ve diğerlerine ihracatımız var. Bursa, böyle güzel bir yer."

        "DOSTLUK TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL"

        Bursa'nın otomotiv ve tekstil olmak üzere birçok sektörde üretip dünya pazarlarına ürün sattığını anlatan Arınç, Balkanlar'da bazı yerlerde fabrikalar kurmaya, yatırımlar yapmaya başladıklarını, çok sayıda davete yetişmeye gayret ettiklerini söyledi.

        Arınç, bunun sadece Bursa'nın kendi içindeki dayanışmanın ürünü olduğunu, ayrıca kalkan her uçağın içerisinde kendi çapında da olsa iş yapmaya gayret eden insanların da bulunduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

        "Yalnız burada şunu söylemek istiyorum; biz dostuz, arkadaşız, kardeşiz yerine göre ama bu sözler iyi bir ekonomi iş birliği için yeterli değil. Yatırımcı, sanayici ve iş adamı, istihdama katkı sağlayacak herkes, yatırım yapacağı ülkede hukuk güvenliği olup olmadığına, ikili anlaşmalarımız olup olmadığına, yerel siyasetin, ülke siyasetinin istikrarlı olup olmadığına, yapılacak yatırımların ne şekilde teşvik ve destek göreceğine bakar, bakar da bakar. Dostluk tek başına yeterli değil. Dostluğun karşılığı karşılıksız vermektir ama eğer bir yatırım düşünülüyorsa, sizdeki hukuki zeminlerin de çok güçlü olması lazım. Böyle olduğuna inanırım ama yatırımcı bunları mutlaka araştıracaktır. Bizim ticaret müşavirlerimiz, büyükelçiliklerimiz vardır, onlardan yani hangi teşvikler temin ediliyor, buradan elektrikten, arsadan gelir vergisi alıp almamaktan, onlara uzun vadeli yer temin etmekten tutunuz, bir de oradaki yargının, hukukun ve siyasetin, istikrarlı olup olmadığına da yatırımcı bakar. Parasını bağlayacağı bir yerden zarar etmek istemez insanlar. Uzun vadeli, pencereyi açıp baktığı zaman 10 sene, 20 sene sonrasını görmesi lazım. Görebiliyorsa emin olun dostluk gayretiyle bir yapacaksa, iki yapar ama bunları göremiyorsa, bir yapacaksa hiç yapmaz. Bunu Türkiye açısından da söyleyebilirim. Ülkelerinizle ilgili konuşmuş olmayayım. Sizden de Türkiye'ye kim gelirse gelsin yatırımcı olarak, Türkiye'deki istikrara, hukuk güvenliğine, ekonominin gidişatına bakacaktır."

        "BEN SİYASETİ BİRAZ DAHA FAZLA İYİ BİLİRİM"

        Hükümette iki iş yaptıklarını belirten Arınç, şöyle konuştu:

        "Bir tanesinde ben görevliyim, Amerika'ya, İngiltere'ye, Fransa'ya, Almanya'ya gidiyorum, iş adamlarıyla toplantılar yapıyoruz. Onlar bana siyasi istikrar profili bakımından Türkiye'nin geleceğini soruyorlar. Ben onlara peşinen diyorum; ekonomiden çok anlamam, okurum, okuduğumu söylerim ama siyasetten biraz anlarım, siz bana o tarzdan sorun. Yani siz de zaten esas bunu merak ediyorsunuz. 'Biz yatırım yapağız da cumhurbaşkanlığı seçimi ne olacak?' Daha önce bunu soruyorlardı. 'Bu hükümet kalıcı mı gidici mi? Bu çatışmalar, tartışmalar gerçek mi, sahici mi yoksa konjonktürel mi? Yani biz yapalım mı yatırımımızı? Paramızı buraya koyalım mı? Siz bana bunun siyasi istikrar noktasındaki görünümünü söyleyin' diyorlardı. Ben söylüyordum, demek ki inanıyorlar, hala yatırım yapmaya devam ediyorlar ama Ali Babacan Bey, Mehmet Şimşek Beyler, benim gittiğim yerlere gidiyor, onlara da sordukları 'Ekonomideki göstergeler kalıcı mıdır, yatırımların devam etmesi için teşvikler olacak mıdır, hangi sektörler daha karlıdır, finansa mı gidelim, yoksa otomotive mi gidelim, yoksa faktoring mi yapalım?' Bütün bunları soruyorlar. Onlar da o işi çok iyi bilir. Onlar siyasette az bilir, ben çok bilirim, onlar ekonomiyi çok bilir, ben siyaseti biraz daha fazla bilirim. Birbirimizi tamamlıyoruz. Bu işler böyle gidiyor."

        "1982 ANAYASASI'NIN YAMA TUTAR HALİ KALMADI"

        Bursa'da İslam Ülkeleri Akademisyenler ve Yazarlar Birliği'nin (Ay-Bir) Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlediği 'Yeni Türkiye'nin Tarihi Kökleri' konferansında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yeni anayasa ile ilgili görüşlerini açıkladı. Şimdiki anayasada çeşitli değişiklikler yapıldığına dikkat çeken Arınç, 1982 anayasasının yama tutar halinin kalmadığını söyledi.

        İktidara geldikleri günden beri anayasayı değiştirmekle meşgul olduklarını hatırlatan Arınç, "Bu anayasanın artık yama tutar hali kalmadı. 1982 Anayasası en son 12 Eylül 2010 referandumunda 26 maddesi değişti ve darbecileri koruyan hükümleri de kaldırdık. Geçici 15. maddeydi onlar. O yüzden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılandılar ve mahkum edildiler. Şimdi de 25 şubatçılar yargılanıyor. Yani artık Türkiye'de darbe yapmak, onu düşünmek suç haline geldi. O yüzden Balyoz ve Ergenekon davalarında çeşitli iddialar araştırıldı. Bu anayasanın 78 maddesini değiştirdik. 100'den fazla kanunda değişiklik yaptık. Zaten 175 madde. Geçici maddeleriyle 185 madde. Yarı yarıya yakını değişti. Artık darbeciler korunmadığına ve yargılandığına göre meşruiyeti de kalmadı. Meşruiyeti kalmayan bir anayasayı artık tarihin çöp sepetine atmak lazım. Yeni, sivil ve demokratik bir anayasa yapmamız lazım" dedi.

        Yeni anayasanın 2015 seçimlerinden sonra yapılacağını söyleyen Bülent Arınç, "Bu yeni anayasa kısa olacak, az maddeli olacak. Ansiklopedi gibi olmayacak. Yemek nasıl pişirilir tarif etmeyecek. Temel hakları esas alacak. Yasama, yürütme, yargıya ait de bir sistem ortaya koyacak. Bu parlamenter demokratik bir sistem mi, başkanlık mı, yarı başkanlık mı onu da yeni anaysa içine monte edeceğiz. Parlamento kabul eder, halkımızın önüne gider, oda kabul ederse yeni anayasamız yürürlüğe girecek. Yeni anayasayı yapmak zorundayız. Bu bütün siyasi partilerin ve parlamentonun namus meselesidir. Madem ki darbe dönemleri geride kaldı, darbe anayasalarından da kurtulmamız lazım. Bu ülke anayasasını 1920, 1921'de yaptı, ama 1960 ve 1980 anayasaları askeri darbeler sonucunda yapıldı. Bu bir dayatmaydı. Şimdi yine parlamento ve halk referandumuyla bu işi bitireceğiz" ifadelerini kullandı.

        "YENİ TÜRKİYE İFADESİNİN PATENTİ BENİM"

        'Yeni Türkiye' kelimesinin son günlerde çokça kullanıldığına dikkat çeken Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarında 'Yeni Türkiye' kelimesini daha çok kullandığını söyledi. Bu kelimenin artık literatüre yerleştiğini söyleyen Arınç, "Bu birkaç yıldan beri mi konuşuluyor derseniz? Hayır. Bunun patenti bana ait. Ben ilk defa 2004 yılında TBMM'de yaptığım bir konuşmada her paragrafta yeni Türkiye'yi anlatmışım. O zaman bana kuşku ile bakmışlar. Bazı siyasetçilerde laf atmış ‘Eski Türkiye kötü, yenisini mi kuracaksın. Cumhuriyeti ret mi ediyorsunuz' diye sorular sorulmuş bana. Bir kısım insanlarda bu yeni Türkiye'yi dikkatle takip etmeye başlamışlar. Yani ilk defa TBMM'de yeni Türkiye lafzının şahsen tarafımdan yapıldığını ben biliyordum" diye konuştu.

        Bülent Arınç, konuşmasının ardından Ak Parti Yıldırım Geçlik Kolları üyeleriyle bir süre sohbet ettikten sonra salondan ayrıldı.

        AA/DHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ