Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Abdurrahman Yıldırım, köşe yazısı, Faizin kaymağını sanayi yemiş, merkez bankası, faiz artışı, MSCI EM Endeksi, erdem başçı - İş-Yaşam Haberleri

        Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı Enflasyon Raporu'nun sunumunda politika faizini indirmelerine karşılık faiz koridorunun üst sınırı olan yüzde 12'lik oranın neden düşürülmediğini "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" atasözüyle açıkladı. Merkez Bankası'nın ağzını yakan, Mayıs 213 sonrası Türkiye'den sermaye çıkışlarının hızlandığı ve 10 ayı bulduğu dönemdi. Her ne kadar Erdem Başçı 8 ay dese de, rakamlar ve kendisinin yayımladığı grafikler 10 aylık bir tersine sermaye göçüne işaret ediyor.

        -Bitişikte de yer alan grafiklerde izlenebileceği gibi, Türkiye'den net sermaye çıkışları Mayıs 2013'te başladı. ABD Merkez Bankası Fed'in piyasaya verdiği ekstra parayı azaltmaya başlayabileceğini açıklaması tüm gelişmekte olan ülke piyasalarına satış getirdi. Bunun üzerine Gezi olayları geldi. Türkiye piyasaları en çok değer kaybeden piyasalar arasında yer aldı.

        -Aralık ve ocak aylarında ise siyasi belirsizlik gündeme oturdu. Kur artmaya başladı. Sonunda kur artışını durdurmanın yolu faiz artışında bulundu. Siyasi şoku kur ve faiz şoku izledi. Başçı'nın deyimiyle yüzde 12 faiz bu iki şoka karşı etkili oldu. Şimdi şoklar geride kalmasına karşılık yüzde 12'lik faizin düşürülmesi pek göze alınamıyor.

        -Küresel risk iştahı yüksek sayılır. Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişi nisan ayından itibaren devam ediyor. Baktığımızda 10 aylık sermaye çıkışı dönemini 4 aylık sermaye girişi izledi. Bunun sonucunda MSCI Gelişen Borsalar Endeksi tarihinin dördüncü en yüksek düzeyine çıktı. 29 Temmuz'da 1.082.27 puana yükselen endeks 2013 başındaki değere geri döndü. Ondan önce 27 Kasım 2011'de 1.212 puanla, 19 Mayıs 2008'de 1.252 puanla ve 1 Kasım 2007'de 1.345 puanla zirve noktalarını görmüştü. Mart sonunda yeniden başlayan yönelişle gelişen piyasalar gelişmiş piyasalardan daha iyi performans göstermeye başladı. Bu yılın dip seviyesine göre MSCI EM Endeksi yüzde 11.2 artarken gelişmiş piyasalar yüzde 5 düzeyinde kaldı.

        -Yine yurtdışından gelen kaynağın Türkiye piyasaları ve ekonomisi üzerindeki pozitif etkileri çok net. Çünkü cari açığı yüksek ve dışarıdan fonlama devam ettiği süre ve oranda canlanan, büyüyen piyasalara ve ekonomiye sahip. Buna paralel kırılganlığı da sermaye hareketlerinin tersine dönmesine bağlı.

        -Bu açıdan yukarıdaki grafik Türkiye ekonomisi için hayati öneme sahip ve tab bir bıçak sırtı etkisi yaratmaya aday. Para gelirse herşey güllük gülistanlık, para çıkarsa da bunun tam tersi oluyor. 10 aylık sermaye çıkışı dönemi nasıl ki piyasalardan ekonomiye kadar bir dizi negatif etkiyi beraberinde getirmişse son dört aydır süren ılımlı sermaye girişi de aynı şekilde pek şeyi pozitif yönlü etkiledi.

        -Yurtdışı sermaye girişlerinin devamına yurtiçi siyasi gelişmelerin olumlu seyri eklenirse Türkiye diğer piyasalardan pozitif ayrışmaya doğru gidebilir. Ancak siyasi gelişmeler belirsizliği ve riski işaret ederse de tersi olur, küresel piyasalardan negatif yönde ayrışırız.

        -Dışarısı pozitif, içerisi negatifse etki sınırlı gerçekleşir. Yok dışarısı negatif içerisi pozitifse dışarısının etkisi daha baskın gelir. Çünkü dışarıdan gelecek kaynak herşeyden daha çok belirleyici konumda.

        -Bu açıdan dışarı negatif, içerisi negatifse o zaman varlık fiyatlarının dip yapacağı bir dönem yaşayabiliriz ki, bu durum alım fırsatı olarak kullanılabilir.

        Sanayi faiz düşüşünün kaymağını yemiş

        İstanbul Sanayi Odası önce 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nu, ardından da İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nu açıkladı. İlki de ikincisi de 2013'ü iyi geçirmemiş. Ekonomi yüzde 4 büyümüş, satışları artmış ama karları artmamış. Bunun da en önemli sebebi yükselen faizler ile yükselen kurlar olarak görülüyor. Sanayi şirketleri kur artışından kambiyo zararı yazarken faiz artışı finansman yükünü büyüttü ve iyi bir yıl geçirmediler.

        Ancak daha dikkatli bakınca da sanayi şirketlerinin esas faaliyetlerinden, yani üretimden de pek para kazanamadıkları görülüyor. Aslında bu şirketler genelde esas faaliyet dışı karlar yoluyla karlı görünüyor. Bu da sanayinin yapısal bir sorunu ve para politikasına, uluslararası sermaye akımlarına aşırı bağlığı beraberinde getiriyor.

        Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın son sunumlarında bir grafik var ki, bu konuda sanayicinin bam teline basıyor. Bitişikte yer verdiğimiz grafikte de dikkati çektiği gibi, imalat sektöründeki şirketlerin finansman giderleri son yıllarda hızla azalmış. Mesela 2002'e net satışların yüzde 7'si kadar olan finansman giderleri 2012'de yüzde 2.2 düzeyine gerilemiş. 2008 'de yüzde 5.6'ya kadar yükselişe neden faktör ise küresel krizle hem satışların düşmesi hem de kurun artmasının etkisi görülüyor.

        -2006, 2009 ve 2011 yıllarında finansman giderinin satışlara oranı yüzde 3-4 arasında. Bu yıllar da finansal oynaklığın arttığı, kur artışının olduğu, faizlerin kısmen yükseldiği yıllar.

        -Merkez Bankası'nın 2012 sektör bilançolarından aldığı rakamlara göre, imalat sanayi şirketlerinin toplam giderleri arasında en büyük payı yüzde 86.2 ile satılan malların maliyeti alıyor. Yani yerli ve ithal hammadde ve malzeme giderleri; elektrik, doğalgaz, su giderleri; işgücü giderleri gibi.

        -Faaliyet giderlerinin payı yüzde 8.5, diğer giderler yüzde 3.1 ve finansman giderleri yüzde 2.2 düzeyinde. Bu dağılım bize çok şeyi söylüyor. Kar artışının, verimlilik artışının nerede aranması gerektiğini, nerede aranırsa daha iyi sonuç alınacağını gösteriyor.

        -TCMB Sektör Bilançoları 1990'dan beri yayımlanıyor ve binlerce şirketi kapsıyor. 2012 verileri 9500 şirket üzerinden, Gayet kapsamlı bir inceleme. Faiz oranlarının dünyada ve Türkiye'de tarihi düşük düzeye inmesinin sonucunu ve meyvesini sanayi sektörü görmüş. Finansman giderlerini yüzde 7'lerden 2'lere indirmiş. Daha nereye kadar düşürecekler ki? Dünyada likidite bol olmaya ve faiz oranları düşmeye devam ederse belki biraz daha azalabilir. Ama gerisi yok. Kar artışı için sanayinin başka alanlara yönelmeleri zorunlu.

        SONUÇ: "Para iki yüzlüdür." Bafry Eichengreen

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ