Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Sosyal Güvenlik Ali Tezel, İş hayatı, köşe yazısı, torba yasa, Doğum izinleri, kaç hafta - İş-Yaşam Haberleri

        İŞ HAYATI - Ali TEZEL / HT EKONOMİ

        5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince ev hizmetlerinde süreksiz çalışanlar sigortalı sayılmıyorlar. Sürekli ve ücretli çalışanlar içinse sigorta şart ama çalıştıran ev sahipleri için bürokrasi had safhada.

        5510 Sayılı Kanun'a göre, bir ev hizmetlisinin sigortalı sayılabilmesi için çalışma karşılığında ücret ödenmesi ve çalışmanın sürekli olması şarttır. Süreklilik kavramının ne olduğu da 4857 Sayılı İş Kanunu'nda şöyle belirtilmiştir: "Nitelikleri bakımından en çok otuz işgünü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir."

        Bu sebeple, ev hizmetlisi 3-5 günde bir değişik evlere gidiyorsa hakkında Sosyal Sigorta Kanunları uygulanmıyor ama aynı eve her hafta aynı gün olsa bile bir ay boyunca gidiyorsa, bu sefer ev sahibi kendisini SGK'ya bildirmek ve sigorta primlerini ödemek zorundadır.

        EV HİZMETLİLERİNE İŞ KANUNU UYGULANMAZ

        İster gündelikçi kadınlar ister aynı evde sürekli çalışan olsun, ev hizmetlileri hakkında İş Kanunu hükümleri uygulanmamaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 4'üncü maddesine göre, ev hizmetlileri ayda kaç gün çalışmış olurlarsa olsunlar kapsamda olmadıklarından onlara,

        - Kıdem tazminatı

        - İhbar tazminatı

        - Yıllık izin ücreti

        - Fazla mesai gibi haklar verilmez.

        BASİT VE PRATİK OLANI KUPONDUR

        Ülkemizde yaklaşık 1.5 milyon ev hizmetlisindeki kayıtdışılığı önlemek için Avrupa'daki banka kuponu formülü, hem çalışanı hem de işvereni kayıt altına alacaktır. Sistem şöyle: "Günlüğü 10 veya 11 lira olacak prim kuponlarını bankadan satın alıyorsunuz ve evinizde çalışana gün sonunda hem ücret hem de kuponu veriyorsunuz. Ev hizmetlisi de o fişleri toplayıp SGK'ya götürerek hizmetlerine ekletiyor."

        YASA ÖNERİM

        MADDE 1- 5510 Sayılı Kanun'un 6. maddesinin birinci fırkasının (c) bendi kaldırılmış ve aynı kanunun 81. maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir:

        "Ev hizmetlerinde gerek sürekli gerek süreksiz çalışanların işverenleri, asgari ücretin günlük tutarının yüzde 30'u oranında Sosyal Güvenlik ve yüzde 5 oranında kıdem tazminatı primi öderler. Primlerin ödenmesi bankalar aracılığıyla kurumca satılacak sosyal güvenlik günlük prim fişleriyle sağlanır. Sosyal Güvenlik fişlerinin şekli ve içeriği, verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Bu madde kapsamında ev hizmetlisi adına ödenen kıdem tazminatı primi, ev hizmetlisinin emekliliği veya ödenen primlerin emekliliğine yetmemesi halinde 60 yaşında kendisine veya ölümü halinde mirasçılarına ödenir."

        Bağ-Kur borçlanmasında neden çiftçiler yok

        Vergi kaydı veya esnaf oda-dernek kaydı yahut şirket ortağı olanlara, 2008 yılına kadar 5 defa geriye doğru borçlanma imkânı sağlandı, 6'ncısı da yolda. Ancak tarımla uğraşan vatandaşlara bu hak hiç verilmedi, taslakta da yine kapsam dışı tutulmuş.

        Tarımla uğraşan ancak Ziraat Odası'na kayıt yaptırmayan veya sattığı ürün için hiç tevkifat belgesi almayan çiftçiler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan tarımsal destekleme almakta, ancak SGK tarım sigortası kapsamında saymamakta. Neden olarak da Ziraat Odası kaydını olmamasını göstermekte. Ziraat Odası kaydı yaptırsa da geriye doğru sigortalılık hakkı verilmemekte. Bakanlıktan almış oldukları "Sarı Kart"larla balıkçılık faaliyetinde bulunanlar sigortalı sayılmakta, ancak aynı bakanlıktan tarımsal destek alanlar tarım sigortalı olamamakta. Muhalefetin 6111 Sayılı Torba Kanun hazırlıklarında bu konu hakkında verdiği önergeler kabul görmedi.

        Kahramanmaraş-Elbistan'da yaşayan Yunus Amca, 2002 yılından beri tarımsal destek aldığını, ancak üretiminin büyük ölçekli olmadığından Ziraat Odası kaydı yaptırmadığını, sattığı ürün için de müstahsil makbuzu almadığını belirterek, "Tarım Bakanlığı beni çiftçi sayıyor, fakat SGK saymıyor" diyor. Torba Kanun'da kendilerine de en az 2002 yılına kadar geriye doğru borçlanma hakkı verilmesini istiyor.

        TÜRKİYE'DE İKAMET EDEN EV KADINLARI DA GURBETÇİLER GİBİ BORÇLANMA İSTİYOR

        Yabancı ülkede yaşayan ev kadınlarına 3201 Sayılı Kanun gereğince borçlanarak emekli olma hakkı verilmiştir. Ancak Türkiye'de ikamet eden ev kadınlarına, 5510 Sayılı Kanun öncesinde eşlerinden sağlık hizmeti alma hakkı olanlara, sağlık primi ödemeden isteğe bağlı sigortalı olma imkânı bulunmaktaydı.

        2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanun'da bu hak ev kadınlarından alınmış oldu. Bunun yerine evde örgü örüp satanlara vergi dairelerinden alacakları muafiyet yazısına istinaden düşük prim ödeme imkânı getirildi fakat bu, eski hakkı tam olarak geri getirmediği gibi başka mağduriyetlere neden olmuştur.

        Şöyle ki:

        1- Evde örgü örmek istemeyen ev hanımları, bu haktan yararlanmak için vergi dairesine yalan beyanda bulunmak zorunda kalıyorlar.

        2- Bu haktan yararlanan ev hanımlarının çalışan eşlerinin aile yardımları kesiliyor ve düşük prim ödemenin hiçbir avantajı olmuyor, normal primi dahi geçiyor.

        3- İsteğe bağlı sayıldığından doğum borçlanmasından yararlanamıyorlar.

        Bu nedenle Türkiye'de ikamet eden ev hanımlarına, eşlerinden dolayı GSS hakkı bulunması halinde sağlık primi ödemeden isteğe bağlı hakkının ve geriye doğru borçlanma hakkı verilmesi gerekmektedir.

        Doğum izni 20 haftaya çıkacak mı?

        Halen doğum öncesi 8, doğum sonrası da 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta olan doğum izni süresinin artırılması da tartışılan konulardan biri. Mevcut tasarıya göre doğum izninin 20 haftaya çıkarılması planlanıyor. Ancak bu konu daha netlik kazanmadı. Zira bu durumun, işverenler üzerinde kadın istihdamını azaltmasından korkuluyor. Bakan Çelik konuyla ilgili, "Bunun 20 hafta olması konuşuluyor ama biz bakanlık olarak iş dünyası ve sendikalarla beraberiz. Orada gördük ki bu durum kadının istihdamına bir avantaj değil dezavantaj olarak yansıyacak. Kadının çok izinli olması demek, çok sayıda kadının istihdamı anlamına gelmiyor. Burada bu dengeleri doğru kurmamız gerekiyor. Bu nedenle de bu konu birinci önceliğimiz değil" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ