Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Şirketler Erdemir'in başına geçen Ali Pandır, Habertürk'e konuştu: "Mal yetiştiremiyoruz, satmak gibi derdimiz yok" - İş-Yaşam Haberleri

        MELTEM ERSOY / HT GAZETE

        Otomotivden sonra Erdemir’in başına geçen Ali Pandır birçok sektörün tedarikçisi olarak ‘Büyüme tıkandı mı?’ sorusunu yanıtlıyor: Satışımızın %70’ini altyapı inşaatı oluşturuyor. Sırf 3. havalimanı bile tonlarca demir demek. Zaten mal yetiştiremiyoruz malı satmak gibi büyük bir derdimiz yok.

        Uzun yıllar otomotiv sektöründe yöneticilik yapan Ali Pandır, şimdi Erdemir’in Yönetim Kurulu Başkanı. Erdemir, Türkiye’nin devi. Pandır, şirketi dünyada da saygın yapma hedefi koymuş. Eskiden alıcı konumda olan Pandır, şimdi otomotiv dahil pek çok sektörün tedarikçisi. Hal böyle olunca, sadece Erdemir’i değil, Erdemir’den ürün alanların da nabzını en iyi tutan isimlerin başında. Pandır ile Erdemir’i ve reel sektörü konuştuk:

        Otomotiv ve inşaat bu seneyi belalı geçirdi, rakamlar da bunu gösteriyor mu?

        Satışımızın yüzde 60-70’ini altyapı ve inşaat oluşturuyor. Kalanını otomotiv, beyaz eşya ve ambalaj oluşturuyor. Şu ana kadar talep azalması yok. Bizim inşaata verdiğimiz nitelikli borular. Bunlar da daha çok altyapı yatırımlarına gidiyor. Mesela sırf 3. havalimanı bile o kadar çok talep yaratacak ki... Bu nedenle konuttaki dalgalanma bizi etkilemiyor. Yüksek kapasiteyle çalıştığımız için zaten mal yetiştiremez durumdayız, malı satmak gibi büyük bir derdimiz yok. Bir taraf yavaşlarsa hemen diğer tarafa kayabiliyoruz.

        Bu yılki kâr artışını neye bağlıyorsunuz?

        Bir unsur az önce anlattığım konuyla bağlantılı, yani altyapı ve inşaat üzerine kurmuş bir ülke olmamız. İnşaat bir yükseliyor her taraf demir. Her ay bir şey değişiyor. Kârlılığın bir diğer nedeni de konjonktürel. Hammaddeyi alıyorsunuz, ürettiğiniz mamul de dünya borsasında her gün fiyat değiştiren bir dünya. Siz de bu alma ile satma arasında üretim yapıyorsunuz. Biz iyi oyunculardan biriyiz, çünkü büyük şirketler bu oyunu yavaş oynuyor. Alım yaparken kademe kademe onaylardan geçmesini beklerseniz fırsat kaçıyor. Bizde çok dinamik, 24 saat yetkili satın almacılar var.

        Üretimde ise verimlilik artışına odaklanıyoruz. Ölçekte de kapasite kullanım oranı en yükseklerden biriyiz. Halka açıklar arasında kâr marjında ilk 2-3’teyiz. Konjonktür de bize yardım etti, ürün fiyatları düştü. Değişmeyen şey ölçek ve çeviklik. İskenderun ile Ereğli arasında paslaşarak, mal döndürerek ya da paslaşarak elimizdeki bütün imalat fleksibilitesini kullanıyoruz.

        ‘BIZIM BÜTÜN DÜNYAMIZ DOLAR‘

        Kur sizi nasıl etkiliyor?

        Bizim kurla ilgimiz çok az. Çünkü biz 1 senedir SPK kuralı gereği tüm finansalları dolarda tutuyoruz. Bizim dünyamız dolar aslında. Bütün ana girdilerimiz dolar, kömür cevheri vs. Satışımız da dolar, müşteri de dolar ödüyor. Bir tek işçiliğimiz TL. Onun dışında bütün dünya dolar. O nedenle ne ithalat ne ihracatta kur etkilemiyor. Biz dolar satıyoruz ama Türkiye’de dünya dolar değil tabii, bize talep azalması çoğalması olabiliyor. Bir de biz 2-3 ay sonrasına mal satıyoruz. Şu an teslim ettiğimiz mal temmuzda sipariş verilen mal. Dolar yükselişteyse daha yükselmeden hemen ödeyeyim diyor. Onun dışında kur bizi etkilemiyor

        '1'E ALIP 100'E SATILIYOR, BÖYLE BİR DÜNYA YOK"

        İnşaatçı olmak varken sanayici olmak akıl kârı mı?

        Benim hayatım sanayide geçti. Reel sektör çok önemli. Makine yaparak, gemi, otomobil yaparak öne geçersiniz. Bizde ise maalesef eksen kaydı. Servis sektörü, inşaat öne çıktı. İnşaat istihdam açısından da sıkıntılı, 3 yıllık iş sonuçta. Sanayide 50 yıl çalışıyorsunuz. Bu nasıl değişir? Sanayiye kayış çok hızlı olmaz tabii. Sanayide kârlar fena değil aslında. Ama tabii rant bambaşka bir şey. Bir yeri 1’e alıyorsunuz, 100’e satıyorsunuz. Böyle bir dünya yok. Riskler yüksek, getiriler anormal. Oradaki rantın üzerine gidilmesi gerek. Yoksa sanayide dünya değişmiyor 100 senedir aynı. O taraf düzene sokulursa bu tarafa doğru kayış olur

        "AR-GE İÇİN MERKEZİ BU HAFTA AÇIYORUZ"

        Erdemir’de neyi değiştirmek iddiasıyla geldiniz?

        Birincisi çevik olacağız. En az onun kadar büyük hamlemiz Ar-Ge ve inovasyon konusunda. Ben de hayret ettim, Türkiye’nin lider demir çelik kuruluşunda Ar-Ge yoktu. Ben kurdum gelince. Erdemir daha önce ürün geliştirme yapıyormuş, fakat bunlar birilerinin çelik kalitesinin aynısını yapma şeklinde. Benim Ar-Ge’den anladığım başkasının yaptığını yapma değil, ileriye dönük araştırmalar yapma. Kurduk, gelecek hafta açılışı var. Sanayi Bakanımız açacak. Türk çelik sektöründe de ARGE yok, biz sektörde de ilk olacağız. Ar-Ge’ye 25-30 milyon dolar gibi bir bütçe ayırdık.

        ‘BİZZAT MÜŞTERİYE GİDİYORUM BANA GELEN OLMAMIŞTI"

        Masanın alıcı değil, tedarikçi tarafında olmak size ne öğretti?

        Otomotiv tarafındayken biz alıcıydık, onlar satıcıydı. Erdemir Türkiye’nin en büyüğü olduğu için biraz tuzu kuru. Müşteriye yakınlığı kuramamış. Şimdi müşteri velinimetimiz. İsterse alır istemezse başkası alır diye bakmıyoruz. Ben bizzat müşterilere gidiyorum. Bana gelen olmamıştı Tofaş’tayken.

        "İHRAÇ EDECEĞİM DİYE GÜMRÜKSÜZ MAL ALIP İÇ PİYASAYA SATIYORLAR"

        İthal ürünler sizi nasıl etkiliyor? Antidamping taraftarı mısınız?

        Türkiye’ye AB dışından ithalatta gümrük vergisi var, yüzde 10 civarında. Bu birçok yöntemle deliniyor. Dahili işleme rejimi var. Hedef ihracat, ihracat olsun da nasıl olursa olsun görüşü vardı. Deniyor ki, ihracat yapacaksan alacağın ürünü gümrüksüz getirebilirsin. Bu mal Türkiye’de yapılmıyorsa normal. Ama çelik Türkiye’de yapılıyor. İhraç edeceğin arabanın, buzdolabının, borunun malını böyle alıyorsanız, o zaman bunun ucu Türkiye’ye dokunuyor. Buradaki gri alan şu: Bunu yapmak için diye ilan edip çelik ihraç edip, onu o mal için kullanmayıp, Türkiye’de satıp, o malın içine ise yerli kötü kalite alıp onu ihraç eden var. Yani ihraç edeceğim diye aldığı malla ihraç malında kullanılan mal aynı değil. Gümrüklerde bunu ayırt edecek kabiliyet yok. Pahalı sacı gümrüksüz alıp satıyor, ucuz sacı ihracatta kullanıyor. Birkaç senedir olan bir sistem de şimdi ortaya çıktı. Bir bitmiş malın gümrük vergisi neyse eğer bunu yapmak için hammadde Türkiye’de yeterli değilse onu yapmak için gelecek hammaddenin vergisi bundan daha fazla olamaz diyor. Bu şu demek: borunun Türkiye’ye ithalatında gümrük vergisi sıfır, fakat sacın yüzde 10. Borucular diyor ki: Türkiye’de yeterli sac yok, ithal edersem vergi ödeyeceğim. Niye getireyim ki? Bu rejimin kötü kullanımı.

        ‘OKYANUSTA SÜRAT MOTORU GİBİYİZ’

        Pandır, Erdemir’i okyanusta giden gemiye benzeterek, “Ama sürat motoru gibi yönetilmesi lazım, bir manevranın 5 gün sürmemesi gerek. Pat diye durmayı ya da pat diye yol almayı biliyoruz” diye konuşuyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ