Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Emekli maaşı zamları belli oldu - Makro Ekonomi Haberleri

        AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2010 yılının ilk 6 ayında en düşük SSK, BAĞ-KUR ve tarım emeklisinin maaşına yüzde 20,4, en yüksek emekli aylığına da yüzde 4,5 oranında artış yapacaklarını bildirdi.

        Erdoğan, ''İlk 6 ay için emekli aylıklarında en az 63 lira, en yüksek 101 lira artış olacak. 601 lira olan en düşük SSK emeklisi aylığı bu artışla 683 liraya, en düşük tarım SSK emekli aylığı 480 liraya, en düşük esnaf emeklisi aylığı 555 liraya, en düşük BAĞ-KUR tarım emeklisi aylığı da 380 liraya çıkıyor'' dedi.

        Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, çalışan kesime haklarını teslim ettikleri kadar, emekli vatandaşlara da haklarını teslim ettiklerini ve ''ahde vefalarını'' gösterdiklerini söyledi.

        Emeklilerin durumlarını iyileştirme noktasında önceki hükümetlerden farklı düzenlemeler yaptıklarını belirten Erdoğan, 1999'da çıkartılan sosyal güvenlik yasasında emeklilerin maaşlarının, bir önceki ayın TÜFE oranlarına endekslendiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Emekli maaşları kendi haline bırakılsaydı, bugün emeklilerimiz sadece enflasyon oranında bir artışla yetinmek zorunda kalacaklardı'' dedi.

        Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Başbakan olduğu dönemde emekli maaşlarına seyyanen 75 ve 100 lira zam yapıldığını anımsatarak, sonraki yıllarda da emekli maaşlarının enflasyon üzerinde artırıldığını kaydetti.

        2002 yılının Aralık ayından 2009 Aralık ayına kadar en düşük SSK emeklisinin maaşının reel bazda yüzde 27,6, BAĞ-KUR emekli esnaf aylığının yüzde 71,7, BAĞ-KUR emekli tarım aylığının yüzde 161,3 ve memur emekli aylığının da yüzde 15,8 arttığını bildiren Erdoğan, bu artışların enflasyondan arındırılmış, enflasyonun üzerine yapılmış reel artışlar olduğuna dikkati çekti.

        Erdoğan, yaptıkları zamlarla yetinmediklerini belirterek, ''Emeklilerimizin çok daha fazlasını hak ettiğini biliyoruz ve imkanlarımızı zorlayarak onların şartlarını daha da iyileştirmenin mücadelesini veriyoruz'' dedi.

        2010 yılının hemen başında emekli aylıklarını yeniden belirlediklerini, ''ahde vefanın bir göstergesi'' olarak ücretleri ciddi olarak artırdıklarını ifade eden Erdoğan, bu artışın, SSK işçi emeklileri, tarım emeklileri, BAĞ-KUR kapsamındaki esnaf ve tarım emeklileri olmak üzere 7 milyon 327 bin 800 emekliyi kapsadığını bildirdi.

        ''İYİLEŞTİRMELERİN YILLIK MALİYETİ 3 MİLYAR 42 MİLYON LİRA''

        Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

        ''2010 yılının ilk 6 ayı için en düşük emekli aylığını yüzde 20,4, en yüksek emekli aylığını da yüzde 4,5 oranında artırıyoruz. 2010 yılı içinde temmuz ayındaki yüzde 3'lük TÜFE artışlarıyla birlikte, en düşük aylık alan emeklimizin maaşı yüzde 24,2, en yüksek aylık alan emeklimizin maaşı da yüzde 7,6 oranında artıyor. Bu iyileştirme ile emeklilerimizin aylıklarında ilk 6 ay için en az 63 lira, en çok 101 lira artış olacak. Yılın tamamında ise emekli maaşlarına en az 74 lira, en çok 172 lira artış yapıyoruz. 601 lira olan en düşük SSK emeklisi aylığı yeni artışla 683 liraya, en düşük tarım SSK emekli aylığı 403 liradan 480 liraya, en düşük esnaf emeklisi aylığı 476 liradan 555 liraya, en düşük BAĞ-KUR tarım emeklisi aylığı da 306 liradan 380 liraya çıkıyor.

        Bu iyileştirmelerin kamuya yıllık maliyeti 3 milyar 42 milyon liradır. Bu iyileştirmelerden dolayı kamu harcamalarında meydana gelecek artışın orta vadeli programda kararlaştırılan mali disiplini bozmasına izin vermeyeceğiz, buna göre de tedbirlerimizi aldık. Orta vadeli programı hedeflerinden saptırmayacağız. Bu maaş artışlarının emeklilerimize, tüm ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.''

        KİM NE KADAR ZAM ALACAK?

        Eski Maaş (TL) Ocak (TL) Temmuz (TL)
        306 369 380
        350 413 425
        400 463 477
        450 513 528
        500 563 580
        550 607 625
        600 662 682
        650 712 734
        700 762 785
        750 812 837
        800 862 888
        850 912 940
        900 962 991
        950 1012 1043
        1000 1062 1094
        1050 1112 1146
        1100 1162 1197
        1150 1212 1249
        1200 1263 1300
        1250 1312 1352
        1300 1362 1413
        1350 1412 1455
        1500 1569 1616
        1750 1831 1886
        2000 2092 2155
        2250 2354 2425

        ''KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİ ÖDEMEYE 2010'DA DA DEVAM''

        Erdoğan, kriz sürecinde işsizliğin artışını önlemek amacıyla bazı tedbirleri uygulamaya koyduklarını hatırlattı.

        2009 yılında, kısa çalışma ödeneğinin süresini 3 aydan 6 aya çıkardıklarını, ödenek miktarını da yüzde 50 artırdıklarını ifade eden Erdoğan, bu tedbirin, işsizliğin önlenmesi konusunda önemli bir teşvik unsuru olduğunu bildirdi. Erdoğan, 2009'da bu sayede 188 bin kişinin işsiz kalmasını önlediklerini belirterek, ''Kısa çalışma ödeneğini 2010 yılında da ödemeye devam ediyoruz'' dedi.

        Başbakan Erdoğan, işsizlik ödeneğinden maaş alanların tekrar işe dönmeleri halinde, sosyal güvenlik primlerini ödemeye devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:

        ''2009 yılı nisan ayı sonuna kadar işten çıkarılanların sosyal güvenlik primlerini 6 ay süreyle biz ödemiştik. Bugüne kadar bu ödenekten 32 bin 658 işçimiz yararlandı. Kadınların ve gençlerin istihdamı halinde, sosyal güvenlik primlerini 3 yıl süreyle ödeme uygulaması devam ediyor. 2009 yılı içinde bu teşvikten yaklaşık 50 bin gencimiz ve hanım kardeşimiz yararlandı. Esasen işsizlik oranının bu kadar büyük boyutlu bir küresel krize rağmen yüzde 13,4 seviyesinde tutulmuş olması da bizim aldığımız tedbirlerin, teşviklerin bir sonucudur.

        İşsizlikle mücadele çerçevesinde yeni bir uygulama başlatıyoruz. Tüm Türkiye'de ekim sonu itibariyle bildirgede belirttiği mevcut istihdamına ilave olarak yeni bir istihdam sağlayan işverenlerimizin sosyal güvenlik prim paylarını 2010 yılı boyunca biz ödeyeceğiz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, bununla ilgili hazırlıklarını yaptı. Bunu da en kısa zamanda başlatacağız. Bu tür teşvikleri yaparken, orta vadeli programla belirlenen mali disiplini bozmuyor, ek bir yük getirmiyoruz. Ama muhalefete diyorum ki sen ne yapacaksın onu söyle? Sen ne yapacaksın?''

        KRİZ TEĞET GEÇECEK

        Küresel ölçekte yaşanan, hem de çok ağır yaşanan krize rağmen 2009 yılı, Türkiye için o ölçekte zorlu, o ölçekte çetin bir yıl olmamıştır'' diyen Erdoğan, kriz etkisini tüm dünyada ağırlaştırırken, kendisinin, ''Kriz bizi teğet geçecek'' dediğini anımsattı. Erdoğan, bu sözlerinin günlerce, haftalarca, aylarca hafife alındığını ve bu ifadeleri üzerinden çok sayıda olumsuz yorum yapıldığını anlattı.

        Erdoğan, ''Ben, o gün 'Kriz teğet geçecek' derken; bir temenniyi dile getirmedim, içimden geçeni söylemedim, beklentilerimi ifade etmedim. Tam tersine Türkiye ekonomisinin sahip olduğu gücün, direncin, büyüklüğün farkında olarak bu tespiti yaptım. Benim bu tespitimi OECD, IMF, Dünya Bankası gibi bir çok uluslararası kuruluş da paylaşıyor ve 2010'dan itibaren Türkiye'nin en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alacağını teyit ediyorlar'' diye konuştu.

        Şu anda tüm dünyada küresel finans krizinin gerileme eğilimine girdiğini, umutların arttığını, iyimser beklentilerin çoğaldığını anlatan Erdoğan, başta ABD ve Avrupa olmak üzere krizin ortaya çıktığı ülke ve bölgelerden olumlu sinyaller alınmaya başladığını söyledi. ''Bizim de umudumuz, krizin bir an önce aşılması, tahribatın telafi edilmesi ve küresel büyümenin pozitife dönüşmesi yönündedir'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        ''Türkiye, G-20 zirvelerinde olsun, IMF, Dünya Bankası toplantıları ve diğer platformlarda olsun, artık ekonomik tezlerini çok güçlü şekilde ifade eden, uyarıları dikkate alınan, performansı çok yakından izlenen ülke konumuna yükselmiştir. Bu yeni durumu, sizlerin, aziz milletimizin, ekonominin tüm aktörlerinin bilmesini ve bu özgüven içinde olmasını hasleten rica ediyorum.

        Dikkat ediniz, krizin başladığı günden itibaren ABD'de 158 banka battı. Bizde ise tek bir banka bile batmadı. Neden? Çünkü 7 yıldır çok sağlam, dirençli ve denetim altında bir bankacılık, finans sistemi inşa etmek için mücadele verdik. Bunun sonucu olarak tek bir bankamız bile batmadı, ciddi bir zorluk da yaşamadık. Bankacılık sektörü sermaye yeterlilik oranı Rusya'da yüzde 18,5, ABD'de yüzde 13,5, Japonya'da yüzde 13,4, Almanya'da yüzde 13 iken, bizde bu oran yüzde 20,4... 2001 krizinde bu ülkede tam 21 banka, fona devredildi. Kimlerin iktidarı döneminde olduğunu biliyorsunuz. Bu bankaların neden olduğu zarar, benim milletimin cebinden çıktı. Bunu o bankaların patronları, şurası burası değil, benim milletim ödedi. 2008 yılından bu yana ise çok daha büyük ve küresel ölçekte kriz yaşanıyor. Türkiye'de tek bir banka yine, hala batmadı, sıkıntı, zorluk yaşamadı. Niye? Ciddi manada bir denetim ve takip mekanizması, disiplin var.''

        ''KÖTÜMSERLER KARANLIK TABLO ÇİZMEKTE ISRAR EDİYOR''

        Erdoğan, işsizlikte de aynı durumun yaşandığına işaret ederek, ABD, Avrupa ülkeleri ve Japonya'nın, işsizlikte tarihi seviyede yüksek oranlara ulaşırken, Türkiye'de aldıkları önlemler sonucunda işsizliğin en son yüzde 13.4 seviyesinde kaldığını söyledi. 7 yıl önce göreve geldiklerinde bu oranın yüzde 10.7 olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

        ''Türkiye'de bugün kötümserler, hala karanlık bir tablo çizmekte. Krizi istismar etmekte ısrar ederken; dünya otoriteleri, Türkiye'nin krizden en hızlı çıkan ülke olduğunu teyit ediyorlar zaten. 21 banka batarken iktidarda kim vardı? MHP-DSP-ANAP vardı. 'Çok başarılıydınız da 5 yıl iktidarda kalmanız gerekirken 3,5 yılın sonunda hükümeti bırakıp niçin kaçıp gittiniz' diye adama sormazlar mı? Çünkü sizin işiniz değil bu, yapamazsınız. Ama bizler kararlı şekilde ilk dönemi tamamladık, şimdi de yine ikinci dönemi aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Şimdi bunların derdi ne? 'Acaba bize bırakılsa da yeniden gelip, o alıştığımız bazı malum işleri yapsak...' Yok, benim milletimin artık bir kere sütten ağzı yandı, şimdi yoğurdu üfleyerek yiyor.''

        ''YAPAMAZSINIZ, BAŞARAMAZSINIZ DEDİLER''

        Erdoğan, IMF ve OECD'nin, Türkiye için büyüme tahminin yüzde 3,7 olduğunu, diğer finans kuruluşlarının ise yüzde 3,8 ile yüzde 5, 5 oranında büyüme tahmininde bulunduklarına işaret ederek, ''Bizim ise kendi tahminimiz çok mütevazi, yüzde 3,5. OECD tahminlerine göre Türkiye, 2010 yılında 30 ülke arasında Güney Kore'den sonra en fazla büyüme kaydedecek ülkedir. Tespit bu. 2011'de ise 30 ülke arasında en fazla büyümeyi Türkiye'nin kaydedeceği ifade ediliyor. Bunu biz söylemiyoruz. Eylül 2008'den beri dünya genelinde 87 adet kredi notu düşüşü gerçekleşirken, sadece 17 adet kredi notu artışı yapıldı. Türkiye, kredi notu artırılan 17 ülke arasında yer almıştır. Bütün sıkıntılara rağmen...'' diye konuştu.

        Geçen yılın ekonomik verilerinin yavaş yavaş şekillenmeye başladığını, dün enflasyon ve ihracat verilerinin açıklandığını hatırlatan Erdoğan, 2008'de 10.6 olarak gerçekleşen enflasyon oranını, 2009'da yüzde 6,5'e kadar çektiklerini söyledi.

        Dünyadaki genel düşüşle birlikte, Türkiye ihracatının da gerilediğini, ancak bu gerilemeye rağmen ihracatı yaklaşık 102 milyar dolara ulaştırdıklarını belirten Erdoğan, 2009 boyunca Türkiye'nin, ilgili kesimlerin gayretleriyle ihracatı 100 milyar doların üzerine çıkardığını ifade etti.

        Erdoğan, 2008 yılı sonunda, Varlık Barışı uygulamasını başlattıklarını, bunu 31 Aralık 2009'a kadar uzattıklarını hatırlatarak, süre kapsamında 64 bin beyanname verildiğini bildirdi. Erdoğan, 26 milyar 950 milyonu yurt dışından, 20 milyar 353 milyon lirası da yurt içinden olmak üzere 47 milyar 302 milyon lira beyan edildiğini kaydederek, bu beyanlar üzerinden tahakkuk edilen vergi miktarının ise 1,5 milyar lira olduğunu söyledi.

        Başbakan Erdoğan, ''(Yapamazsınız, başaramasınız, sonuç alamazsınız) dediler, işte sonuç ortada. Belki daha fazla da olabilirdi. Ama bu kadarıyla bu yılın sonuna ulaştık. Türkiye çok güçlü şekilde güven veren, istikrarlı bir ülke olarak bu neticeyi yakalıyor. Eğer bu güven olmasaydı, bu neticeyi alamazdık. Küresel krizin Türkiye üzerindeki etkisi sınırlı olmuştur. Bu sınırlı etkiyi de inşallah geride bırakacak, büyümeye, gelişmeye, ilerlemeye her alanda, her boyutuyla devam edeceğiz'' dedi.

        Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, 7 yıl boyunca her yıl başında koydukları hedeflerin hemen hemen tamamını yakaladıklarını, bazılarında hedeflerin üzerine çıktıklarını belirtti. Küresel krizden öncede de 7 yıl boyunca ulusal ya da uluslararası krizlere şahit olduklarını anlatan Erdoğan, ''Bakın, yanı başımızda Irak'ın işgali, terör saldırıları, seçimler, kapatma davası. Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi ekonomiyi derinden etkileyecek gelişmeler, badireler yaşadık. Ama Türkiye, güçlü ekonomik yapısı, güçlü iktidarıyla kriz yönetimindeki başarısıyla tüm bu belirsizlik noktalarını aştı ve hedeflerine, bugünlere ulaştı'' diye konuştu.

        Erdoğan, 2010 yılının ilk günlerinde karamsarlık, kötümserlik yüklü yorumlar, açıklamalar, analizler yapıldığını, aklıselim olanların da olumlu şekilde güzel açıklamalar yaptığına işaret ederek, şöyle konuştu:

        ''Lütfen dikkat edin, 7 yıl boyunca her yıl başında bunu yaptılar. Her seferinde yanıldılar ama bu karamsarlıktan vazgeçmediler. Her seferinde yanıldılar. Şimdi yeni bir şey daha gündeme getirmeye başladılar. Ne diyorlar? Seçim. İnanın bir aklı selim sahibi insan, bu ifadeyi kullanmaz. Bu ülkeyi seven bir insan bu ifadeyi kullanmaz. Her şey gayet başarılı şekilde yürürken, kalkıp da böyle bir ifadeyi ortaya atmak, Türkiye sevdası değil, ancak 'Türkiye'ye karşı ben nasıl bir tuzak kurarım?' Budur. Ama işin başında 5 yıllık iktidar kendisine verildiği halde 3,5 yılda kaçan iktidar yok. Milletinin verdiği vekaleti sonuna kadar kullanacak bir iktidar var. Bakın 8. yıla girdik. Onlar aynı alışkanlıklarını devam ettiriyorlar, varsın devam ettirsinler. Biz kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Ama onlar şunu bilmiyorlar; bir yatırımcı ülkesinde yatırım yaparken önce istikrara bakar. Küresel sermaye bir ülkeye giderken, önce o ülkedeki istikrara, güvene bakar. İstikrar, güven varsa o ülkede gelir, yatırım yapar, eğer yoksa yatırımı yapmaz. Siz eğer bu ülkede muhalefet olarak yapacağınızı değil de yaralamak için, olumsuzluk adına ne konuşulması gerekiyorsa, bunu konuşursanız, bu millet size oy vermez, sizi iktidar yapmaz, bunu böyle bilin. Milletim soruyor, 'Peki arkadaş sen ne yapacaksın?' diyor. Sen ne yapacağını söylemiyorsun ki...''

        -''2010 ZOR GEÇECEK DİYORLAR''-

        Erdoğan, bu kesimlerin ''2010 zor geçecek'' dediklerini ve felaket senaryoları çizdiklerini, daha yılın ilk gününden itibaren ''öldük, bittik, tükendik'' edebiyatı yaptıklarını kaydederek, ''Ya bunlar ciddi bir özgüven eksikliği içindeler ya da gönüllerinden geçeni söylüyorlar. Açık söylüyorum, inanarak, bilerek söylüyorum; 2010 yılı Türkiye için 2009 yılından çok daha parlak bir yıl olacak. 2010 Türkiye için başarılarla dolu bir yıl olacak. 2010, Türkiye'nin gücünün de itibarının da içeride ve dışarıda artmaya devam ettiği bir yıl olacak'' dedi.

        2010 yılı ve sonrasında da tüm hedefleri tutturacaklarına, hedefleri aşacaklarına yürekten inandığını dile getiren Erdoğan, hata payı olabileceğini vurguladı. Aynı inançla yine gece gündüz çalışacaklarını, heyecanla, coşkuyla, aşkla, sevdayla, kararlılıkla yürümeye devam edeceklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü.

        ''Bütün geçen süre içinde, 7 yılı geride bıraktık, 8. yılın içindeyiz, hiçbir zaman milletinin cebindeki paraya göz diken bir iktidar olmadık. Ama bizden önceki iktidarlara şöyle bir bakın. Gözleri her zaman vatandaşının cebindeki parada oldu. İşçisinin, memurunun, köylüsünün, BAĞKUR'lusunun cebindeki parada oldu. Sürekli bunlar para basmadılar mı? Darphane, bunlar sıkıştığı zaman para asmıyor muydu? Niçin bunlar 6 tane sıfırı getirip birin yanına koydular. Bunun sebebi neydi? Açık kapama değil miydi. Peki bu sıfırlar konurken benim işçimin, memurumun, vatandaşımın, köylümün cebindeki para erimiyor muydu? Aynı güneş karşısındaki kar topu gibi eriyordu. Şimdi utanmadan, sıkılmadan çıkıp, bizi vatandaşının, memurunun, işçisinin cebindeki paraya göz dikmekle itham ediyorlar. Hayır, rakamlar ortadadır. Biz hiçbir zaman enflasyon denilen canavara vatandaşımızı mahkum etmedik. Hiçbir zaman vatandaşımızın cebindeki parayı, enflasyon oranının altına asla düşürmedik. Tam aksine, hep enflasyonun üstünde ve değeri artan bir parayı vatandaşımıza kazandırdık.''

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ