Magazin haberciliğinin geldiği nokta gerçekten içler acısı..
-İşi bilmeyen, gazetelere haber olmak için yanıp tutuşan, alt yapısı olmayan tipler ekranlarda ahlak bekçiliği yapıp magazin yorumluyor.
-İşi-gücü olmayan mesleğin detaylarını bilmeden, sırf sektörde kendine bir yer bulabilmek için çabalayan bazı tipler sosyal medya hesaplarından magazin sayfaları açıp korkunç haberler yapıyor.
-Mevkii, işi, gücü ne olursa olsun "Amaaan magazin" deyip umarsızca konuşuyor.
-Bir ünlü görünce hemen fotoğrafını çekiyor....
Diye uzayıp giden bir hadise...
Ve bu saçmalıklar sarmalındaki magazin dünyasında Hadise, kim olduğu belli olmayan, hangi kanalda çalıştığı bilinmeyen birini, "Herkes karşıdan çekiyor, siz buradan çekiyorsunuz. Frikik değil, bu bir mayo. Kıyafetin parçası. Bu işe başladığımda bu konulara susardım. 38 yaşındayım. Tabii ki, susmayacağım" diye azarlıyor.
Bir kere;
-Hadise mesleğe başladığı yıllarda bu işi bilen, işi magazin olan, ne yapıp ne yapmamasını bilen insanlar çalışıyordu.
-Tamam Hadise, mesleğe yeni başlamanın ürkekliği ile "Azarlamadım" demeye getiriyor ama o dönem karşısında görüntülerini çeken donanımlı haberciler vardı ve kimsenin frikik yakalama derdi yoktu.
-Magazin magazin gibi yapılıyor, gereken detaylar çekiliyordu.
Fakat günümüzde;
-Her türlü saçmalık.
-Her türlü çıplaklık.
-Her türlü iftira.
-Her türlü yalan.
Haber olabildiği için zaten önüne gelen "Magazin" yapmaya çalışıyor.
İşi bilmeyenler de böyle azarlanıyor!!!
Sorun bakalım işi bu olan insanlar hiç azarlanmış mı?
Bu sebeple;
Hadise şu an, bu dönem için gerçekten haklı ve günümüzde artık kendi sosyal medya hesabından her türlü görüntüyü paylaşan ünlülerin frikiğinin çekilmesi de haber değildir. Ayrıca çeksen ne olur, çekmesen ne olur!!!
Bence bacak, çıplaklık değil asıl konuya odaklanmak daha çok haber niteliği taşıyor.
Yıllardır bu işi yapan biri olarak şahsi fikrim budur!
***
Yılmaz Erdoğan hadisesi!!!
Bugün mevzulardan gidecek olursak Yılmaz Erdoğan hadisesi nereden baksan korkunç ve çirkin!!! Bir kere orada ilişki içinde olan kişilerin bu görüntüleri sızdırması bana göre;
-Ünlü olmak isteyen.
-Kendilerinden söz ettirmek isteyen.
İki kadından başka bir şey değil.
Biliyorsunuz ben genelde kadını korur haklı yanlarını sıralarım. Karşısında kim olursa olsun!!! Fakat bu durum da, Yılmaz Erdoğan ciddi haklı görünüyor. Hele son yaptığı; "Geçtiğimiz yıl yaşanmış ve sona ermiş bir ilişki 'Garip' bir şekilde gündeme geldi. Artık bu konunun kapatılmasını rica ediyorum Kimseyi dava etmiyorum. Herkesin ve her şeyin sadece iyi yanlarını hatırlıyor, gerisini unutuyorum. Sevgilerimle" açıklamasıyla noktayı koymuştur!!!
-Kendine yakışını yapmış.
-Ve "Kadınlar ünlü olma peşinde" düşüncesini onaylamıştır.
Üzgünüm ama bakış açım budur. Her zaman kadının arkasında duran biri olarak haklının hakkını da teslim etmek gerek.
***
Bir başka garip hadise!!!
Yıllar sonra ortaya Duygu Nebioğlu diye bir kadın çıktı. Ne dedi;
-Benim babam Metin Akpınar.
-Annem ortada yok.
-Başka ünlülerin de çocukları var.
Ve bu ünlülerden Uğur Dündar'ın iki yıldır süren mahkemesi olduğu ortaya çıktı falan filan... Yani olaylar garip ötesi. Çözülecek gibi durmuyor, ancak Müge Anlı çözer dendi ve en son çere ona seslenildi falan.
Ama ortada diğer garip bir hadise de var: Suphiye Hanım!!!
İddiaya göre bu çocukları Suphiye Hanım dünyaya getirmiş bu ünlülerden. Ama DNA kayıtları Uğur Dündar tarafını doğrulamadı. Metin Akpınar tarafı doğrulandı.
Ama yine de karışık.
Bu karışıklığı ancak ve ancak Suphiye Hanım çözer.
Acilen bulunmalı ve arapsaçı çözülmeli. Yoksa beyinler yanacak benden söylemesi.
