Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Ali babacan, Türkiye'nin 2023'e kadar 700 milyar dolarlık altyapı ihtiyacı olduğunu söyledi, türkiye alt yapı harcamaları, altyapı harcamaları, türkiye, ali babacan - Para Haberleri

        Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin 2023 yılına kadar yaklaşık 700 milyar dolarlık altyapı ihtiyacı olduğunu söyledi. Bunun yaklaşık 200 milyar dolarını kamu-özel ortaklığı (PPP) yöntemiyle gerçekleştirmeyi düşündüklerini kaydeden Babacan, 'Yatırımcılar için Altyapı Finansman Araçlarının Geliştirilmesi Konferansı'nda önemli açıklamalarda bulundu.

        'YENİ METODLARA BAKMAK GEREKLİ'

        Babacan, son yıllarda özellikle ulaştırma alanında kamu-özel ortaklığı projelerinin yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandığını ifade ederek, kamu-özel ortaklığının, kamunun borçlanma ihtiyacını azaltması açısından da önemli olduğunu söyledi.

        Babacan "Özel sektör ekonominin içerisine ne kadar çok girerse o ülkede verimlilik o derece artıyor ve büyümeye de katkıda bulunuyor" dedi. Sağlık alanında kamu-özel ortaklığı projelerinin yaygınlaştırıldığını ve Türkiye'de birçok ilde şehir hastaneleri projelerine başlandığına değinen Babacan, eğitim alanında da kamu-özel ortaklığı modelinin gerçekleştirilmesi için kanun çıkarıldığını ifade etti. Babacan önümüzdeki dönemde yatırımların geleneksel yöntemlerle finansmanında çok rahat bir ortam olmayacağını belirterek "Mutlaka yeni metodlara bakmak gerekiyor ve sermaye piyasalarında mutlaka daha aktif olarak devreye sokmak gerekiyor" diye konuştu.

        FİNANSMAN KONUSU...

        Türkiye'nin de ihtiyacının çok büyük olduğunu, bu nedenle son 3 yıldır G-20'de alt yapı çalışmalarını özel bir başlık olarak belirlediklerini ve OECD Görev Gücü'nün de 2013'te oluşturulduğunu anımsatan Ali Babacan, ayrıca G-20 alt yapı ve yatırım çalışma grubunun da oluşturulduğunu belirtti.

        Babacan, finansman denince sadece standart banka kredisinin algılanmasının çok uygun olmadığını belirterek, şöyle devam etti: "2008'den sonra dünyanın içinden geçmekte olduğu konjonktürü dikkate aldığımızda banka kredileri çok kolay bir alan değil. Bazı projelerin standart banka kredisiyle finansmanı rahat olmayabiliyor. Kurumsal yatırımcıların alt yapı yatırımlarını finanse etmesi için neler gerekiyor? Alt yapı yatırımlarının finansmanında sermaye piyasalarının oynayacağı rol nedir? Bunların cevabını aramamız lazım. 2030 yılına kadar dünyanın ihtiyacı olan alt yapı yatırımı McKinsey'e göre, 57-67 trilyon dolar arasında. OECD'ye göre ise 71 trilyon dolar civarında. Bu küresel çapta yıllık yapılan yatırımların yaklaşık 2,7 trilyon dolar olacağını gösteriyor. Dünya Bankası'nın tahminlerine göre ise düşük gelirli ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin alt yapı ihtiyacını karşılamak için 2020'ye kadar 1,3 trilyon dolarlık finansman ihtiyacı var. Bu alt yapı yatırımlarının yaklaşık yüzde 50 ila yüzde 75'i iç kaynaklardan sağlanacak. Özel sektörün katkısı sadece yüzde 20 dolayında olacak."

        Bankacılık sisteminin rolünün her zaman büyük olacağını anlatan Babacan, bankaların dahi kendi sağladığı kredilerin refinansmanı için araç arayışı içinde olacaklarını söyledi.

        Babacan, "Büyüyelim varsın enflasyon artsın' Kesinlikle hayır. 'Büyüyelim biraz da cari açığımız artsın varsın' Kesinlikle hayır. 'Büyüyelim ama bütçe açığımız artsın, yeter ki büyüyelim' Kesinlikle hayır. Bunlar bizim ekonomik yapımıza uygun yaklaşımlar değil" dedi.

        'NEDEN BIRAKMIYORUZ?'

        Babacan, şöyle konuştu: "Madem özel sektör bu kadar faydalı neden tamamen özel sektöre bırakmıyoruz? Neden kamu-özel ortaklığı yapılıyor? Kamunun bir süreklilik fonksiyonu var. Kamu ortaklığın içinde olduğu zaman başta regülasyon olmak üzere özel sektör perspektifinden baktığınız zaman pek çok risk daha aşağı seviyelere iniyor. Tamamen özel sektörün yürüttüğü projelerde bakıyorsunuz 30 yıllık bir ufuk var. Bu dönemde en az 5 hükümet değişecek. O işe proje ile ilgilenen kaç tane bakan, yüzlerce bürokrat değişecek. Başlangıçtaki bakış açısı belki ortada ya da sonda değişecek. O firma belki çok iyi bir firma iken, 15 yıl sonra gelecek hükümet o firmaya eziyet edecek. Dolayısıyla bir öngörülebilirlik ve perspektif açısından kamunun da işin içinde olması gerekiyor. Başta konulan kuralların yolun ortasında değişmeyeceğinin bir bakıma baştan konulması kamunun projelerin içinde olmasıyla sağlanıyor. Kamu-özel ortaklığı ile yapılan projelerde iyi verim aldık."

        Sağlık alanında kamu-özel ortaklığı projelerinin yaygınlaştırıldığını ve Türkiye'de birçok ilde şehir hastaneleri projelerine başlandığına değinen Babacan, eğitim alanında da kamu-özel ortaklığı modelinin gerçekleştirilmesi için kanun çıkarıldığını anımsattı. Gelişmiş ülke kamu-özel ortaklığı kavramının hala yeni olduğunu dile getiren Babacan, "Bastığı para rezerv para olan ülkelerde finansman açısından da fazla bir problem algısı olmadığı için 'paraya ihtiyaç duyduğumuzda nasılsa bizim merkez bankamız parayı basıp veriyor' bakış açısı olduğundan bu projelere çok ihtiyaç duymadılar. Ama öyle bir noktaya gelindi ki merkez bankalarının bilançoları çok çok şişti ve kamu borç stoku gelişmiş ülkelerde 2. Dünya Savaşı'nın sonundaki o yüksek yüzdelere ulaştı. Yani artık sınırlara varıldı. Gelişmiş ülkeler de artık kamu-özel ortaklığı ile neler yapabiliriz diye bakıyor" diye konuştu.

        İŞTAH VAR

        Babacan, altyapı projelerinde finansman temininde temel sıkıntının vade uyuşmazlığı olduğuna dikkati çekerek, uzun vadeli gelir sağlayan altyapı yatırımlarının yine uzun vadeli yatırım yapmayı düşünen finansör kesimlerle biraraya getirilmesinin önemli bir nokta olduğuna işaret etti. Uzun vadeli projelerin finansmanı için sermaye piyasalarının çok önemli bir mekanizma olması gerektiğini ve o yöne doğru bir trendin olduğunu vurgulayan Babacan, altyapı projelerine harcanan para ile finansman arasında birebir örtüşme olduğunu ve fiziksel olarak da finansmanın nereye harcandığının görülebildiğini ifade etti. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu ve ikincil düzenlemelerle ilgili yapılanları anlatan Babacan, yapılan düzenlemelerle yatırımcıların etkin bir şekilde korunduğunu, piyasada güvenin sağlandığını, rekabetin arttırıldığını ve sermaye piyasası ile projelere uzun vadeli finansman sağlandığını vurguladı.

        'MACEAYA GEREK YOK'

        reformların devamının da büyük önem teşkil ettiğini ifade ederek, "Bizim dört artı dörtlük fırsat penceresini iyi kullandığımızda bir iş gücü piyasası reformu, bir yargı reformu, bir eğitim reformu bunlar son derece önemli alanlarımız olacak" dedi. Yine Türkiye'de pek çok sektörde rekabetin daha iyi işlemesi, yatırım ortamının iyileştirilmesinin çok önemli konuları olacağını kaydeden Babacan, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlığının azalması, yenilenebilir enerjinin Türkiye'de çok daha kullanması, yerli enerjinin daha çok kullanılması, enerji verimliliği konusunda sanayide, konutlarda, ulaştırmada atacakları adımların temel konular olacağını söyledi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ